Sayfalar

5 Ağustos 2013 Pazartesi

İç hesaplaşma

Evet arkadaşlar bundan önceki yazılarımda önce mekatronik anlamı daha sonra mekatronik deyince toplum ne anlıyoru anlatmaya çalıştım. Son yazımdan sonra ben bloglarını büyük bir heyecanla takip ettiğimCoşkun Taşdemir ,Alper Coplugil ve Ahmet Alpat'ın  bloglarında  mühendislik eğitimi ve bir mühendisin kendini nasıl geliştirmesi gibi konuları okudum. Ve özeleştiri yapma gereği duydum


 Kocaeli Üniversitesi Mekatronik Mühendisliğine başlayalı 2 sene  oldu. Bir sene hazırlıkta dil öğrenimi, bir sene de Mekatronik Mühendisliğinde zamanımı geçirdim


Üniversiteye başlamadan önce aşırı derecede istekli ve heyecanlıydım. Yine öyleyim. Ancak aşırı derecede istekli ve heyecanlı olmama rağmen mekatronikteki 1. yılımı mekatroniği, bölümü ve dersleri anlamaya çalıştım ama şimdi düşünüyorum da benim yapmam gereken ortaya küçük de olsa bir ürün koymalıydım. Gerçi elektronik ödevi için arkadaşımla birlikte sıvı seviyesi ölçer yapmış olsak da bu beni tatmin etmedi sanırsam.


Öncelikle şunu belirteyim birinci dönemde mekatroniğin ne olduğunu anlamamışım. Neden anlamamıştım: mekatronik mühendisliği eğitimini gözümde fazla büyüttüm dersleri fazla önemsemeye çalıştım ve çaylaktım adeta yüzme bilmeyen birini okyanusa atmışlar gibi hissettim.


Maalesef yaptığım tek hata bu değildi. Matematik ve Fizik gibi dersleri hiç önemsemedim. Bunun sebebi sanırsam liseden beri gördüğüm bu derslerden sıkılmam oldu. 1. dönemde gördüğüm Visual basic programlama  ve 2. dönemde gördüğüm C programlama derslerindeki hatam ise bu derslere teorik olarak çalışmamdı.

Malzeme dersini de pek önemsediğim söylenemez. Evet önemsemedim çünkü üniversiteye başlamadan önce üniversite de bize herşeyi yaptıracaklarmış gibi , pratiğin olduğu bir yermiş gibi düşündüm. ve malzeme dersi de pratiğe dair sadece hocanın yapıp bizim izlediğimiz iki deney haricinde hiç birşey olmadı.

Son olarak elektrik ve elektronik derslerini yazayım. Açıkçası Elektrik ve Elektronik en sevdiğim ders oldu sanırsam burada labaratuvarın payı büyük. Hatırlıyorum da labaratuvara ilk girdiğimizde oradaki aletler ( güç kaynağı, sinyal jenaratörü, osiloskop) hatta aldığımız multimetre, dirençler bile yarı heyecanlı yarı da bu işin içinden çıkabilir miyiz endişesi getirdi. (Herhalde bunun sebebi liseyi Anadolu lisesinde okumam ve orada hiç bir deney yapmadan mezun olmam.) Ama şimdi o aletler daha 1 yıl olmuş olsa bile önemsiz bir çocuk oyuncağı oldu benim için. Hee tabi şu bir gerçekki eminim öğreneceğim çok şey var ama o endişeyi yok ettim diyebilirim. Ama bunlara karşılık elektrik dersinde ya da elektronik dersi için yaptığım yanlışım da vardı. O yanlışım da şudur. Arduino yu duyduğum halde gerek ekonomik gerek pısırıklığımdan sebep almamam oldu. Daha yeni aldım Arduino 'yu onunla ilgili maceralarımı da Ramazan Bayramından sonra yazacağım inşallah.

Az önce son olarak elektrik elektronik yazmıştım ama yabancı dili unutmuşum bu bir sene de aslında bolca zamanım vardı ingilizcemi geliştirmek için ama galiba hazırlığa fazla güvendim. Yabancı dille ilgili detaylı bir yazı yazmayı düşündüğümden fazla detaya girmeyeceğim

Hee bu arada mekatroniği anladım mı? Ehh biraz.. ama şunu diyeyim ki   bu biraz kelimesi bir çok kişiden daha fazla olduğuna eminim. Peki o birazı nerede anladım WIN Automation Fuarında anladım. Fuarlar ve teknik gezilerin mekatroniği anlamak bakımından derslerden daha önemli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu iç hesaplaşma yazısını her sene yazacağım.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere kalın sağlıcakla ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder